Ismarlama Gündemle Gerçek Gündelik Hayat
- Suleyman Dagdartan
- 27 Tem 2024
- 3 dakikada okunur
Bir mesajda “Köpekleri kısırlaştırmak varken neden ötenazi yapılacağı” soruldu bugün!
Bu özel yanıtı sizler için revize ederek paylaşıyorum:
Hayvan sever duyarlılığının kaşınmasından dolayı gündeme ses bombası etkisi yapıldığına dikkatlerinizi şöyle çekmek istiyorum:
İstanbul sözleşmesini hatırlıyor musunuz? Ne varlığının ne de yokluğunun kadın haklarına ve saygınlığına zerre etkisi olmadığını istatistiklerden anlayabilirsiniz…
Türkiye’nin ısmarlama gündemlerinden biri olan “sokak hayvanları” sorununu iyi veya kötü çözebilecek bir hükûmetimiz var mı?
Sokaktaki hayvanın günümüze etkisinden daha çok abartılan “sokak hayvanları yasası” için hükûmetin gerçekten harekete geçeceğini düşünen var mı?
Türkiye'de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91.955 hayvan kapasiteli 254 adet hayvan bakım evi bulunmaktadır.
Yalnızca köpek sayısının 4 milyonu bulduğu Türkiyede sizce böyle geniş çaplı bir operasyon yürütecek hükûmetimiz var mı?
Siz inanıyor musunuz hükümet sokak hayvanlarının peşine düşecek ekipler kuracak, araçlar tahsis edecek, barınakları çoğaltacak, yeni barınaklar tesis edecek. Yeni personel için istihdam sağlayacak. Bu hayvanları itlaf edecek sonra da toplu mezarlar kurabilecek midir?
İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi ne varlığı ne de yokluğunun Türkiye’deki sokak hayvanları gerçeği üzerinde hiçbir etkisi olmayacak olan bu yapay gündem asıl konuşulması gerekenleri unutturmak için söylenegelen ninnilerden biridir.
Gündem, günlük işler demektir. Osmanlı’da RUZNAME (Farsça rōz روز “gün”) denir ki günü gününe yaşanılan hissedilen olayların yazıldığı günlüklerdir.
Türkiye'nin gerçek gündemi ise şu iki başlık altında incelenebilir birincisi dış politika ikincisi ise İçişlerinde Adalet'in düzenlenmesi.
Çok uzatmamak için şöyle izah edeyim:
Dış politikada uluslararası ilişkilerin düzenlenmesi için çok önemli konular var. Birincisi komşularımızla yararlı ilişkilerin kurulması. İkincisi Batı Atlantik Pactı içindeki yerimizin fayda ve zararlarının değerlendirilmesi ve çöken ABD/AB ekonomisi dışında BRICS pactı içinde ne şekilde konumlanacağımızın gündeme alınması. Bu iki hamlede uluslararası arenada elimizin güçlenmesiyle Kıbrıs ve Mavi Vatan konusunda somut adımlar atılması Türkiye için Kırmızı Alarm durumudur.
Dış politikanın iç politikaya etkisi Nato (Gladyo ve Tarikat) başta olmak üzere bir takım dinamikleri harekete geçireceği için adalet bakanlığı, istihbaratın titizlikle hareket edeceği bir süreci tetikleyecektir. Dış ilişkilerin ticari değişkenleri, ithalat ve ihracata etki edeceğinden ekonomik dönüşüm ve hareketlilik görülecektir.
Yani Türkiyenin ulusal, toplumsal ve bireysel gündemleri vardır: Ulusal gündem milli istikbalimizle ilgilidir ve dış politikayla belirlenir. Toplumsal değerler ise ahlakîdir ve eğitimle elde edilir, haksızlık ise adaletle caydırılır ve haklıya iade ettirilir. Bakın ceza kelimesini kullanmıyorum çünkü ceza yasaları caydırıcı değilse etkili ve doğru şekilde yapılandırılmamış anlamına gelir. Bireysel gündem ise ekonomiktir çünkü cebiniz doluysa diğer sorunlarınıza çözüm üretebilirsiniz. Bireylerin cebini doldurmak ise hükûmetlerin görevidir. Çünkü Türkiye ekonomisinin toplam hacminin üçte birini tekeline alan bir güçten söz ediyoruz.
“Sokak hayvanları” çözümünü meclisten önce kendimizde aramalıyız! Çünkü o meclis bizi yansıtıyor! Oraya kendi seçtiğimizi/seçtirildiğimizi gönderiyoruz. Sorgulayacaksak önce kimi niye seçtiğimizi ve neden hesap soramadığımızı sormalıyız! Hangimiz gidip parti binasına seçtiğinden hesap sorabilir, hangimiz milletvekiliyle istişare edip bir görüşünü fikrini mecliste dile getirtebilir. Siyasetin vasıfsız bir meslek, partililerin ise boş vaat müşterisinden ibaret olduğu ülkelerde gündemler genellikle önemsizdir. Çünkü asıl gündem hiç dile getirilmeden mesela İsveç’in Nato üyeliği söylenenin aksine onanı verilir. Sokak Hayvanları toplumsal bir sorumluluktur çünkü onların doğal hayatını şehirleşerek işgal ediyoruz ve zamanla ıslah etmek de bizim görevimiz. Saldırgan vakalarda, yaralanan, hayatını kaybeden bile var ki bazı insanlar korkudan onların olduğu sokaktan geçmeye bile çekiniyor. Bu gerçekler göz önüne alındığında barınaklara taşınmasından başlayarak veterinerlerle işbirliği içinde nüfus kontrolü ve kısırlaştırma faaliyetlerinin yürütülmesi şart olan bir konudur. Ancak bu asla bir soykırım olmamalı canlıya yaşam hakkı tanınmalı ve ıslah edilmiş, evcilleşmiş hayvanlara sokaklarda yer verilmeli ve ilgilenilmesi belediyelerin sorumluluğunda olmalıdır.
Yorumlar