top of page

TÜRKİYE'de MALİ DURUM

Tümevarım yöntemiyle ekonomiye dair tahlillerimizi yaparken kalem kalem hesaplamaya çalıştığım vergi gelirleri ve bunların tasarrufuna yönelik fikirlerimi paylaşmıştım.

Bugün ise tümevarımda varacağımız en son noktadan yola çıkarak tümdengelmeye çalışacağım.

Bu durumda Türkiye’nin GSYH’ı ne kadar buna bakmamız gerekiyor. Rakamları kolaylaştırmak için aşağı yukarı yuvarladığımda 35 Trilyon ₺ toplam değere ulaştığımız görülmektedir.

ree

Buna göre kişi başına düşen milli gelir 13 bin $ yani bugünkü kur üzerinden 416 bin ₺ yani aylık 34600 ₺ olarak görünmektedir. Ancak dünya tarihinde hiçbir iktidar sahibi halkına eşit olarak mal paylaşımı yapmamıştır (Peygamberimiz dönemi hariç: onlar pirinç tanelerini bile eşit dağıtabilmek için artan pirinci kaşık kaşık pay etmişlerdi) …

Kişi başı gelirin 34600 ₺ olduğunu iddia etmek 4 kişilik çekirdek bir ailenin yaklaşık 140.000₺ hane geliri olmasını gerektiriyor.

Bakalım gerçek rakamlar nedir?

GSYH ekonomide üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerinin toplamını gösterir. Yani yaratılmış olan katma değerle ölçülür. Bu karmaşık karmaşık hesaplar uzmanlığımızda olmadığından çok basit varsayımlar üzerinden içinde bulunduğumuz durumu anlamaya çalışacağız.

Türkiyenin toplam 35 trilyon küsür parasının yaklaşık 12 trilyon lirasına hükumetimiz çökmektedir. Yani yaratılan gelirin 12 trilyonunu hükumet harcadığına göre kalan 23 trilyon lirayı bölüşeceğiz demektir.

Türkiye’deki en büyük 500 şirket Fortune listesindeki değerine göre 2021 yılında ekonominin %45’ini elinde tutmaktaydı. Yani 500 Şirket patronu 23 trilyonun neredeyse yarısını yönetiyor. Bu şirketlerin elinde 10 Trilyondan fazla para olduğuna göre kalan 13 trilyonu halka arz etmemiz gerektiğini varsayabiliriz.

Tabi burada verilerine ulaşamadığımız Sivil Toplum Kuruluşları bütçesi var. Mesela Diyanet Vakfı’nın 2022 yılında yaklaşık 4 milyar ₺ gibi bir bütçeyi yönettiği biliniyor. 130 binden fazla STK bulunduğundan bunları gözardı ederek hesabımıza TÜİK’in %20’lik dilimlere ayırdığı pastadan pay dağıtma hesabı üzerinden devam edelim:

Ancak ben şöyle bir hesap yapacağım:

Hükumet kadrolarında 5 milyon memur ile 15 milyon emeklinin gelirini 12 trilyon içinde sayacağımızdan bu 20 milyon insanı 85 milyonluk Türkiye nüfusundan çıkartacağım.

18 yaş altında 25 milyon gencimiz olduğundan onları da çalışıyor sayamayacağımıza göre 45 milyon insanı hesaplarımızda dışarda tutacağız.

60 yaş üstünde 12,7 milyon insanımız bulunuyor fakat onları emekli kategorisinde saydığımızdan onları da saymıyoruz.

22 ile 59 yaş aralığında 40 milyon civarında vatandaş bulunduğu görülmektedir.

İşte bu vatandaşların Tüik’e göre pastadan alacakları payı hesaplayalım:

 

TÜİK ilk %20’lik dilimde yaşayan kesimin %49,8 pay aldığını söylemektedir.

Yani 40 milyonun %20’si 8 milyon yapmaktadır. İşte bu 13 trilyon bütçenin 6,5 trilyon lirasını bu 8 milyona bölüştürdüğümüzde aylık 68 bin ₺ kazananlar olduğu görülecektir.

Bu ilk kesim yılda 25.200 dolar kazanmaktadır.

İkincisi %20,9 aldığında göre: 2,7 trilyon lirayı paylaşmaktadır. Onların yıllık geliri 10.500 dolar yani ayda 28.300 liraya talim etmektedir.

Üçüncü dördüncüyü geçip beşinciye baktığımızda ise  %5,9 GSYH payı aldığı görülmektedir.

Bu en yoksul kesimin yıllık geliri 3 bin dolar olup aylık 8 bin liraya denk gelmektedir.

 

Özetleyelim:

Türkiye’nin toplam parası 36 trilyon olup üçte biri hükumetin payı olan 12 trilyon liradır.

Hükumet çalışanlarını, emeklileri, 18 yaş altını çıkarttığımızda geriye kalan nüfusun geliri ortaya çıkmaktadır.

8’er milyona böldüğümüz nüfusu: Karı, koca ve bir çocuktan oluşan çekirdek aile olarak hesaplarsak gelirin yıllık 75.600 dolar yani aylık 200 bin lira kazananlardan ilk dilimin oluştuğunu görürüz.

En yoksul sınıfın çekirdek ailesi ise yıllık 9 bin dolar yani aylık 24 bin lira gelir kazanmaktadır.

Türkiye’de asgari ücret 17 bin olup ortalama maaşın da 23 bin lira olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu sonuçların gerçekçi göründüğünü varsayabiliriz.

Türkiye’nin gerçeği 17 bin ile 27 bin lira arasında gelire sahip 32 milyon kişinin yaşadığıdır.

Türkiye’nin en ücra şehirlerinde bile 10 bin liradan başlayan kelepir ev kiralarının diğer fatura ve ulaşım giderleriyle ortalama 15 bin lirayı bulduğu şartlarda halkın yoksulluk çektiğinin ispatıdır.

85 milyonluk Türkiye üretiyor 5 milyonluk hükumet ve kadroları üçte birini yiyor.

85 milyon çalışıyor 500 şirket gelirin yarısının üstüne yatıyor. Yatlıyor, katlıyor yemiyor yedirmiyor büyük bir gelirin üstüne yatıyor.

Tarihin hiçbir döneminde üretim olanaklarının bu kadar gelişmiş olduğu bir dönem olmamıştır. Her türlü imkan ve kolaylık varken tarihte hiç bu kadar yoksulluk yaşanmamıştır. Tarihin hiçbir döneminde bir ev/arsa, bir at/araba almak için bu kadar uzun süre çalışmak zorunda kalmamıştır TÜRK insanı!

Bakınız ortalama ev fiyatları 3 milyon liradır.

Ortalam ücret 23 bin liradır.

Yemeden içmeden bir ev almanın bedeli 130 aydır.

Bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 21.189,34 ₺ olduğuna göre ortalama ücretten bu rakamı düştüğümüzde 1811 lira kenara koyacaktır. Hadi yuvarla 2 bin lira olsun. Bu parayla 1500 ay boyunca biriktiren bekar çalışanımız 125 yıl çalışması gerekiyor. 25 yaşında işe başlasa ev almak için 150 yıl yaşaması gerekmektedir.

Tarihin hangi dönemi bu çılgınlığı yaşamıştır ki?

Sonuç: Türkiye bütçesi bu yılda açık verecek yani hükumet yine kendine ayrılan üçte bir paydan fazlasını yiyerek doğmamış çocukların rızkından çalacak!

Helal mi? Helal olsun sütten çıkma ak kaşık hükumetlerimize ne de olsa yol yaptılar cebimize!

 

Yorumlar


E-posta : Suleyman.dagdartan@gmail.com

Gsm      : +90(537)8646901

Copyright © 2023 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Ticari olmayan sosyal paylaşımlar kaynak belirtilerek yapılabilir. 

bottom of page