Ahura Mazda ve NAMAZ bağlantısı

Ahura Mazda iyi ve kötü bu ikicil inanışından ötürü dualist bir görüş olarak tanımlanır.

Yani Zerdüşt dininde kötülük tanrısı Ehriman’ın karşıtı olan tanrıya Ahura Mazda ya da Hürmüz diyorlar…

Ateş, Zerdüşt dini inancı tarafından kutsal olarak kabul edilir.

Avesta’ya göre ateş tanrı Ehriman, bilgelik tanrısı Ahura Mazda’nın ruhu ve oğludur.

Hatırlarsanız Yahudi inancında Ezra, Üzeyir denilen oğlu ile Eden’de güreş yapan Yahowa’dan bahsederler. Aynı şey değil mi Ahura Mazda’nın oğlu ve ruhu da Bilge tanrıya baş kaldırmış onu yenmeye çalışıyor.

Ateş tanrısı ehriman hürmüz de karşısındaki Mazda bilgelik tanrısı.

Şimdi bizim Mecusiler hangi tanrıya evet hangisine hayır diyorlar.

Bakın İngilizce bilirsiniz olumsuzluk eki no/not ile yapılır.

Farsça’da ise “NA” ekiyle yapılıyor.

Mesela hoş dediğimiz oldu sana NAhoş

Mahrem değil demek için Namahrem deriz.

NAçar >> çaresiz anlamına gelir.

Divan edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Nabi’nin mahlası da buradan gelmektedir. Nabi’nin meşhur “iki yoktan ne çıkar, fikredelim bir kerre” mısrasındaki “iki yok” Farsçadaki iki olumsuzluk ön ekidir. Yani Bİ-çare derken de çarenin yok oluşu çaresizlik anlamı vermek için de Bİ kullanılır. Dolayısıyla NA ve Bİ iki kere yok anlamı verilmiştir.

Farsça’daki olumsuzluk ön ekini iyice öğrendiysek şimdi dikkatlerinizi vermenizi istiyorum:

Ahura Mazda’nın oğlu Ateşe tapan Mecusilerin ibadetinin adını hepimiz çok iyi biliyoruz.

MAZDA’yı red ederek Ehrimen’e yes diyenler NO-MAZDA diye secde etmiyor mu?

NOmazd (namaz) Farsça Namazda demek değil mi?

Osmanlının Arap ve Fars aşkı yüzünden dilimize sokulan bazı dini kavramlar aslında Mecusilere ait terimlerden gelmektedir. Dolayısıyla mecusilik terminolojisi islam içinde Osmanlılar sayesinde yaşamaktadır.

Oysa Araplar Namaz demez onlar Salat derler ama bu da doğru değil çünkü Allah vakitleri belirli olan salat’a İkame ekini getiriyor.

Mesela Kur’ân’da der ki Ve ekimus salate ve atuz zekate verkeu mear rakiin.

Salatı ikame edin, zekatı verin. Ve ruku edenlerle birlikte ruku edin.

Araplar ne diyor sadece Salat!

Ama müezzinler farkında olmadan kamet getirirken doğrusunu söylüyor.

Farz’a başlamadan önce ne diyerek başlıyorlar:

Kad Kâmeti's Salâh (durarak okunursa Salah fakat durmadan tekrarlanırsan Salatü diye devam edilir.)

Ekiymetüssalat, kametülsalat yani salatı ikame’dir.

Allah Ekimus Salat diyor ama Arap tek başına salah diyor.

Tek başına kullanırsa yanlış anlam başka yere gidiyor.

Şimdi Artık ne Arabın, ne Farsın yanlışını bırakalım ve Kur’an’daki Allah sözünü benimseyerek Ekimus Salat diyelim.

Hani Laf buraya geldi. Namazda’ya bir açıdan daha girelim.

Namazda’nın doğu bağlantısı olan namaste hind felsefesinin günahları da bugün burada ortaya dökülecek.

Kişisel gelişimle ilgilenenler nerelerden ne öğrendiklerine çok dikkat etmeliler çünkü size Budist felsefesini Merhaba demek diye yutturmaya kalkarlar.

Sanskritçe namastē "'sana boyun eğiyorum' anlamına gelmektedir.

Namaste elinizi birleştirirsiniz ve boyunuzu büker belinizi kırarsınız.

Dikkat edin islamda ise: Eslemna yani eller havaya teslim oldum olayı var. Siz zorla Fetih yoluyla kılıç karşısında müslümanım diyorsunuz.

Namaste ise gönüllü eller havada değil birleşik olarak sana boyun eğiyorum demiş oluyorsunuz.

Şimdi kime boyun eğilmişti Ahura Mazda’yı red ederek ateş tanrısı DİOS denilen ikilik tanrısına!

Bu tanrı size ne diyor Allah’ın altından berisinden yeni tanrılar şeyhler, evliyalar, veliler hatta size şefaatçi peygamberler edinin. Hatta Budist felsefesi sizi aracıları da ortadan kaldırıp tanrı Nirvana kılmanın inceliklerini inceden inceye işliyor olmasın?

Zerdüşt İranlılar İslam’ı zorla kabul ettikleri için gönüllerinde bu ikicillik denen inanç hep yaşadı ve dilleri Araplar gibi Salat demeye varmadı. Bunun yerine Nomazd/namaz kelimesini kullanarak gönüllerinde gizlice ateş secdesine devam ettiler diyebilir miyiz?

Bu da nasıl olduysa bize miraz kalmış.

Şimdi biz de Allah’ın Kur’an’daki EkimusSelat emrini bırakıp Namaz derken veya Namaste derken ikilik tanrısı Ehrimen’e mi tapıyoruz?